8 Mart 2009 Pazar

Dinsel duruş ve vicdan

Dinin hukukla veya devlet kurumlarıyla çatışması yalnızca ülkemize özgü bir durum değil. Modernite ve modern yaşam tarzının birey ve toplum üzerindeki etkisi arttıkça, eskiden tartışılamaz bir otoriteyi temsil eden dinin toplumsal alanın dışına itilmesi, dinsel kurum ve toplulukları dünyanın her yerinde katı bir muhalif pozisyona sürükledi.

"Hukukla çatışan din değil, dini kullananlar," diyen sesleri duyar gibiyim. Bu noktada yapılması gereken çok önemli bir ayrım olduğunu düşünüyorum. Tartıştığım konu, dini bir konu olmaktan çok siyasal bir mesele olan türban gibi bir konu değil. Türkiye'de çok gündemde değilse bile dünyada dinin merkezinde bulunduğu pek çok farklı tartışmalar var ve bu meselelerde problem dini şu veya bu biçimde yorumlayan cemaatler ya da topluluklardan çok dinin kendi hükümleri. Yakın zamanda yaşanan bir olay "kürtaj" çerçevesinde dönen etik tartışmayı yeniden alevlendirmiş gibi gözüküyor.

Haberi özetlemek gerekirse, bir tarafta 9 yaşındaki kızına tecavüz eden bir üvey baba, öte tarafta bu tecavüzcü üvey babadan hamile kalan ve hayati riski bulunan küçük kıza kürtaj yapan doktorlar ve bu kararı alan anne bulunuyor.

Habere göre, Brezilya Katolik Kilisesi anneyi ve doktorları aldıkları kürtaj kararından ötürü dinden çıkarırken, tecavüzcü üvey babayı ise uyarmakla yetiniyor.

Haberin tamamının şu bağlantılardan okunması mümkün:
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=133026&cat=160&dt=2009/03/08
http://haber.sol.org.tr/mansetler/mansetsag/11127.html

Niyetim kürtajın günah olup olmadığını veya yasak olup olmaması gerektiğini tartışmak değil, çünkü bu, buraya sığdırabileceğim ve basitçe sonlandırabileceğim bir tartışma değil. Haberi okuduktan sonra oturup düşündüm ve duyduğum inanılmaz derecedeki büyük rahatsızlığın kaynağını bulmaya çalıştım.

Bu örnekte kilisenin pozisyonu, 9 yaşındaki kızın ne olursa olsun kürtaj yaptırmaması ve o çocukları doğurması yönünde. Dolayısıyla karşılaştığımız manzara şu; ergenlik çağına bile girmemiş küçücük bir kız çocuğundan, kendisine karşı işlenebilecek en büyük suçlardan birini işleyen bir adamın günahının cezasını ömür boyu sırtında taşıması bekleniyor. Bu yaşında tecavüze uğramanın ve hamile kalmanın beraberinde getirdiği travma yetmezmiş gibi, bir de tecavüzcüsünün ve "annesinin kocasının" çocuklarına bakması isteniyor. Bunların, üzerinde titizlikle durulması gereken zor konular olduğunun farkındayım, fakat sahip olduğum ahlaki ilkeler dini kurumların bundan daha sağlıklı düşünebilmesi gerektiğini söylüyor. Brezilya Katolik Kilisesi, kürtajın günah olduğunu hatırladığı kadar bir hayat kurtarmanın sevap olduğunu hatırlayamıyor. Kaldı ki, "hayati tehlike" vurgusu, bahsi geçen küçük kıza dayatılmaya çalışılan yaşam biçimi düşünüldüğünde biraz fazla kaçıyor. Hayati tehlike olmadığını varsayalım, hangimizin ahlakı ve vicdanı "o çocuklar doğmalı" diyebilir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder